İtalya, zengin tarihi, sanatı ve kültürünün ötesinde, dünyanın en çarpıcı, daha az bilinen mücevherlerinden bazılarına ev sahipliği yapmaktadır. Son seyahatim sırasında, İtalya’nın gizli cennetlerini keşfetmek için ana yollardan uzaklaştım. Bu yerler, Roma, Floransa ve Venedik gibi ünlü şehirlerin kalabalığından uzakta, daha samimi ve huzurlu bir deneyim sunuyor. İlk keşfim, adeta bir peri masalından çıkmış gibi görünen küçük bir tepe köyü olan Civita di Bagnoregio’ydu. Vadinin üzerinde dramatik bir şekilde konumlanmış ve yalnızca bir yaya köprüsüyle erişilebilen bu köy, temelleri yavaş yavaş aşındığı için “ölen şehir” olarak bilinir. Buna rağmen, şimdiye kadar ziyaret ettiğim en büyüleyici ve dingin yerlerden biriydi. Antik taş binalar, dar sokaklar ve nefes kesen manzaralar, zamanın durmuş gibi hissettiriyordu. Rastladığım bir diğer gizli mücevher ise Dolomitler’de bulunan muhteşem bir dağ gölü olan Lago di Braies’ti. Dik kayalıklar ve yemyeşil ormanlarla çevrili gölün turkuaz suları o kadar berraktı ki neredeyse gerçek dışı görünüyordu.